top of page
AutorenbildKlinik Psikolog MELDA TOTİK

Yaşam Doyumu: ''An''la ilgilidir, yaşanan ''an''ı deneyimlemek ve doyumu hissetmekle ilgilidir.

Aktualisiert: 18. Okt. 2022




Yaşam doyumu adını çok kullanmadığımız fakat yaşadığımız süre içerisinde sürekli hissetmek istediğimiz kavramlardandır. Peki yaşam doyumunun ne olduğunu bilmeden bunu nasıl hissetmeyi bekliyoruz? Yaşam doyumuna ulaşmak nedir? İnsan nasıl

doyuma ulaşır? Bu tür soruların yanıtını anlatmak için öncelikle doyum kavramının ne olduğundan bahsetmek daha açıklayıcı olabilir.


Doyum kavramı, beklentilerin, gereksinimlerin, istek ve dileklerin karşılanması anlamına gelmektedir. ''Yaşam doyumu'' kavramı ise ilk defa Neugarten ile arkadaşları (1961) tarafından oluşturulmuştur. “Yaşam doyumu öznel iyi oluşun bilişsel bir bileşeni ve kişinin yaşamıyla ilgili bilişsel yargıları içermektedir (Diener, 1984:550)”. Pozitif psikoloji literatüründe genellikle öznel iyi olma (subjective well-being) deyimi, mutluluk olarak ifade edilmektedir (Diener, 2000). Öznel iyi oluş; olumlu duygular, olumsuz duygular ve yaşam doyumu olmak üzere üç ayrı bileşenden oluşmaktadır. Olumlu ve olumsuz duygular, öznel iyi oluşun duyuşsal/duygusal boyutunu oluşturmaktadır. Yaşam doyumu ise öznel iyi oluş yapısının bilişsel/yargısal boyutunu oluşturmaktadır (Diener, Emmons, Larsen ve Griffin, 1985: 71)


Yaşam doyumu, bilişsel/yargısal bir sürece işaret etmekte ve bireylerin belirledikleri ölçütlere göre yaşam kalitelerinin genel değerlendirmesi olarak tanımlanmaktadır. Doyumun yargısal süreci ise, bireylerin sahip olduğu yaşam koşullarını, içerisinde bulundukları toplumun yaşam standartları ile karşılaştırmasına dayalıdır. Bireylerin ne derece doyum sağladıkları ile ilgili yargılarının, mevcut gidişatları ile kendileri için belirlemiş oldukları (bu belirleme normlara göre şekillenmemiş) kriterlerin karşılaştırılmasına dayalı olduğu vurgulanır. Yaşam memnuniyeti, genel bir değerlendirmedir, söz konusu tek bir alanla değerlendirilmez. Bireyin yaşamına ilişkin olumlu değerlendirmelerinin olumsuz değerlendirmelere göre görece yüksek olması yaşam kalitesinin de yüksek olduğunu açıklamaktadır.


Yaşam Doyumunu değerlendirmede birçok farklı görüş ortaya atılmıştır. Bunlardan bazıları:


Appleton ve Song (2008) yaşam doyumunun altı farklı bileşeni olduğunu ileri sürmektedir. Bu bileşenler; (1) kişinin gelir düzeyi,(2) mesleği ve sosyal statüsü, (3) sahip olduğu imkânlar ve sosyal hareketliliği,(4) refah koşulları, (5) mevcut devlet politikası ve (6) çevre, aile ve sosyal ilişkiler olarak sıralanabilir.


Diener (1984), yaşam doyumunun kişinin mevcut yaşam şartları ve kişisel standartlarına göre değişebilecek dinamik bir yapısı olduğunu belirtmektedir.


Schmitter'e göre ise bireylerin yaşam doyumu birçok şeyden etkilenebilir. Bunlardan bazıları, günlük yaşamdan alınan mutluluk, yaşama yüklenen anlam, amaçlara ulaşma konusunda uyum, pozitif bireysel kimlik, fiziksel olarak bireyin kendisini iyi hissetmesi, ekonomik, güvenlik ve sosyal ilişkilerdir.


Bu ve benzeri alanlarda karşılaşılacak bir takım problemler yaşam doyumunda azalışlara sebep olabilmektedir. Yaşam doyumu düzeyindeki azalış ise, bireyin yaşamını olumsuz etkileyip birtakım psikolojik problemlere neden olabilmektedir. Bunların en başında ''depresyon'' gelir. Depresyon, kişinin birçok alanda kendini yorgun hissederek tükenmesi şeklinde açıklanabilir. Bu durumu yaşayan bir kişi huzurlu, mutlu ve umutlu hissedemez. Geçmiş ve gelecek ile ilgili karamsar olma ve yalnız hissetme duyguları maksimum düzeydedir. Çevresi ile kendisinden uzaklaşarak yabancılaşmaktadır. Bunların yanında depresyona ait yalnızca duygusal sonuçlar bulunmamaktadır. Fiziksel etkileri de fazlasıyla öne çıkmaktadır. Yorgunlukla beraber, iştah eksikliği, uykusuzluk veya çok uyuma, eylemsizlik gibi durumlar da depresyona ait sonuçlar arasındadır.


Yapılan araştırmaların birçoğu, yaşamdan doyum almanın ruh sağlığı açısından çok önemli bir faktör olduğunu desteklemektedir.




KAYNAKÇA:


Appleton, S. and Song, L. (2008). Life satisfaction in urban China: components and determinants. World Development, (36), 11.


Diener, E. (1984). Subjective well-being. Psychological Bulletin, 95, 542–575


Diener, E., Emmons, R. A., Larsen, R. J. and Griffin, S. (1985). The satisfaction with life scale. Journal of Personality Assessment, 49 (1), 71-75


Diener, E. (2000), Subjective well-being: The science of happiness and a proposal for anational index. American Psychologist, 55 (1), 34-43.

Aktuelle Beiträge

Alle ansehen

PANİK BOZUKLUK

Comments


bottom of page